9 Ocak 2015 Cuma

Hz. Ömer (R.A.)

Hz. Ömer (R.A.) vefat etmişti.
Cenaze namazı kılınıp, dualar edildikten
sonra tüm cemaat yavaş yavaş dağılmaya başladı.
Ancak Hz. Ali (R.A.) gitmeyip, kabrin kenarında bekliyordu.
Hz. Ömer'in sual meleklerine nasıl cevap vereceğini öğrenmek istiyor ve kabri
seyrediyordu.
Biraz sonra beklenen melekler gelip, dünyadan gelen herkese sordukları soruları
Hz. Ömer'e de sormaya başladılar.
Meleklerden biri;
Rabbin kimdir, Nebin kimdir, diye sormaya başladı.
Meleklerin bu sualleri karşısında hiddete
gelen büyük halife, melekleri sorguya
çekmeye başladı;
Siz kimsiniz, buraya nereden ve niçin geldiniz,
sizin derdiniz ne de beni gelir gelmez suale
çekiyorsunuz, diye sormaya başlayınca
melekler, onun diğer insanlar gibi olmadığını
anladılar ve sorularına cevap vermeye
başladılar.
Biz yedi kat semadan, beş yüz senelik
mesafeden, buraya sana soru sormak için
geldik.
Bizi bu vazifeyle Allah vazifelendirdi.
Biz Münker ve Nekir melekleriyiz ve herkese
aynı soruları sormak bizim vazifemizdir.
Melekleri sonuna kadar dinleyen Hazreti
Ömer, sorularına devam etti;
Siz yedi kat semadan geldiğiniz halde, Allah'ı
unutmadınız mı, diye sorunca melekler,
kendilerinin vazifelerinin Allah'a ibadet etmek
olduğunu ve unutmadıklarını söylediler.
Melekler bu cevabı verince, Hazreti Ömer
daha da hiddetlendi ve şunları söyledi;
Siz o kadar uzak yerden geldiğiniz halde
Allah'ı unutmadınız da, ben iki karış toprağın
altına girmekle mi, Allah'ı unutacağım..?
Ayrıyeten size diyecek iki çift lafım vardır;
Bir daha Ümmeti Muhammed'e bu kadar sert
sormayacaksınız.
Melekler ile Hazreti Ömer arasındaki bu
hadiseye şahit olan Hz. Ali, göz yaşlarını
tutamaz ve;
Ya Ömer, hakikaten sen Ömer-i Adilsin.
Hayatın da, mematın da, ümmete rahmet
senin, der ve ağlayarak kabri terkeder..!

0 yorum:

Yorum Gönder