5 Şubat 2015 Perşembe
Dolar rekor kırmaya doymuyor
05 Şubat 2015, Perşembe 10:39
Merkez Bankası'nın para politikalarına ilişkin belirsizlik TL'yi baskı altında tutmaya devam ederken Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) beklenmedik şekilde fonlama karşılığında Yunan tahvillerini kabul etmekten vazgeçmesiyle dolar/TL 2.4680'e kadar yükselerek tarihi zirveye çıktı.
Dolar şu an 2.45 seviyelerinden işlem görüyor.
Dolar/TL dün gece geç saatlerde 2.4680 seviyesini test ettikten sonra güne TSİ 0753'te 2.4605/2.4620 seviyesinde başladı.
Ekonomist ve yazarlar uyardı: 18. madde ile yönetim değiştirilemez, uygulamaya son verilmeli
Ekonomist ve yazarlar uyardı: 18. madde ile yönetim değiştirilemez, uygulamaya son verilmeli
Bank Asya'ya yapılan siyasi gasp operasyonuna karşı tüm Türkiye ayağa kalktı. Banka yönetiminin hukuksuz olarak siyasi sebeplerle değiştirilmesine Türkiye'nin önemli aydınları, siyasetçiler ve ekonomistler karşı çıkarak Türkiye'nin iç piyasada ve uluslararası arenada büyük zarar göreceğine dikkat çekti. Köşe yazarları da bugün köşelerinden Bank Asya'ya yapılan hukuksuz operasyona yönelik eleştirilerde bulundu ve uyardı: “Kimse böyle bir keyfiliğin olduğu ülkede yatırım yapmaz.” Ekonimist ve yazar Uğur Gürses, Bankacılık Kanunu'nun 18. maddesine göre bir bankaya yönetici atamanın hukuksuzluğuna dikkat çekti.
Hürriyet Gazetesi ekonomi yazarı Uğur Gürses: “Şüphe yaratacak, güven sarsmaya dönük bir hamle”
Konuştuğum uzmanlar, birkaç çelişkiye işaret ediyorlar; Birincisi, BDDK bankanın ortaklarında aranan nitelikleri kimin kaybettiğini söylemiyor. Ama 'bilgi gelmedi' diye bu kararı almış. Burası çok tartışmalı. BDDK'nın bu konuda şeffaf olması, kamuoyunu bilgilendiriyor olması beklenir. İkincisi de, mevcut ortaklara izni veren de BDDK, bu durumu yeni mi fark etti? Üçüncüsü, bankanın genel kurulu olmadan bu kararın yürürlüğe girmesi bile tartışmalı. Kimi uzman ve hukukçular, bu tür atamanın sadece faaliyet izni kaldırılan veya fona devredilen bankalarda, genel kurul yapılmadan olabileceğini, ancak 18. maddeye göre yapılan bu işlemin yasaya uygun olmadığını savunuyorlar. Geçmişte kadroları ile ortak ve güç birliği içinde olunan ama sonra karşıt olarak konumlanan bir cemaati saf dışı bırakmak için tüm mekanizmalar devreye sokulmuş durumda. Belli ki banka da bu kapsamda hedef alınıyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın bu durumu ikna edici bir açıklaması olmalı. Çok açık ki; bankanın mali durum zayıflığı ya da likiditesi ile ilgili bir gerekçe ya da yasal bir dayanağa atıf yok. Deyim yerindeyse pek de 'eften püften' bir gerekçeyle, hatta 'halka açılırken bu izni kim vermişti bu bankaya?' sorusunu da sorduracak tuhaflıkta bir manevra yapıldı. Bankaya paralarını yatıran ya da ticari ilişkisi olan kesimlerde şüphe yaratacak, güven sarsmaya dönük bir hamle.İşin tuhaf yanı, mali durumdaki zayıflıkla ilgili gerekçeye (Bankacılık Kanunu madde 70) değil, başka bir nedene (madde 18) dayanarak yönetim ataması yapıldığından, yeni yönetimin bankanın mali durumundaki seyrin sorumluluğunu da taşıdıkları çok açık.
Operasyon birçok çelişki ve soruyu barındırıyor. Bu üç çelişkili soru: BDDK, bankanın ortaklarında aranan nitelikleri kimin kaybettiğini neden açıklamıyor? Bank Asya'nın mevcut ortaklarına izni aynı BDDK vermedi mi? Bankanın genel kurulu olmadan bu kararın yürürlüğe girmesi doğru mu?
Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Erdal Sağlam: "Herkes bu operasyonu "Politikacı istedi BDDK" aldı olarak görüyor"
Herkes biliyor ki "paralel" tartışmaları kapsamında 1 yıldır Bank Asya'nın Fona devredilmesi istendi, politikacılar bunu açıkça kürsülerden dile getirdiler. BDDK yönetimi uzun süre yasalara aykırı olur korkusuyla politikacıların bu talebini yerine getiremedi. Hatta Kurumun Başkanı hastalandı, emekliliğini istedi. Şimdi yönetime el koyulurken ortaya sürülen gerekçenin, yani ortaklar hakkında bilgi alınamaması gerekçesinin, karar için yeterli olamayacağını, bunun bahane olduğunu tüm piyasa kabul ediyor. Piyasalar bu kararı "Politikacı istedi BDDK aldı" olarak görüyor. Buna karşılık hiçbir piyasa oyuncusunun çıkıp da "Siyasi karar" demesini beklemeyin, çünkü herkes kendi başına gelmesinden korkuyor. Resmi açıklamalarda "teknik bir konu" diye olayı geçiştirmeye çalışsalar da, tüm AKP'liler de biliyor ve kabul ediyor ki; bu siyasi bir karar...Özetle; teknik karar alacağı konusunda, ekonomi kurumlardan hiç birisine tam olarak güven kalmadı. Enerji piyasasında son dönemde yapılanlar belli, Sermaye piyasasında, Borsa yönetiminde siyasetin etkili hatta belirleyici olmadığını kimse söyleyemez. Rekabet Kurulunda bankalara verilen cezalar ortada. Bunlar sözde bağımsız kurumlar, yani uluslararası sermayenin Türkiye'ye gelebilmesi için, siyasi etkilerden uzak çalışmalarını garantiye almak için bağımsız kılınan kurumlar. Maliye'ye zaten bu iktidarın ilk yıllarından beri güven kalmadı; tüm işalemi biliyor ki Gelir İdaresi'nin kestiği cezalarda siyasi kararların etkisi büyük. Piyasalarda ekonomiyle ilgili kurumlara, bunun yanında çok yakından ilgili görülen yargı kurumlarına kesinlikle güven olmadığını söyleyebiliriz.
Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Doğan: "Otoriter tavır 3 Şubat Bank Asya darbesiyle bir üst aşamada"
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Bank Asya'yı 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları ve buna bağlı "paralel yapı" söylemi ile birlikte denetlemeye alıyor.
Dershaneleri kapatmakla başlayan AKP planı, poliste, yargıda ve bürokraside paralel temizliği ile devam ediyor. Yıllardır desteklediği yurtdışındaki okullara yeni düzen yeni bir halka. Cemaate yakın gazeteci, polis ve bürokratların gözaltına alınması, tutuklanması aynı planın parçası.
Bank Asya'ya el koymak plandaki en vurucu darbelerden biri. "Havuz medyasına" giden yola benziyor. Bankanın ardından cemaat medyasını da, gazete ve TV'leri ile birlikte TMSF yönetimine vermek, yani kendine bağlamak.
Bank Asya darbesi hepimiz adına son zamanların en tehlikeli adımı. Kendine muhalif gördüğü bütün kişi ve kurumlara büyük gözdağı. Aylardır Bank Asya eleştirilerini hatırlayın, ardından gelen bu darbenin, bankanın teknik yetersizliği ile ilgisi yok. "Bu cemaate darbedir, benim cemaatle ilgim yok, bana ne" demenin zamanı değil.
Otoriter tavır 3 Şubat Bank Asya darbesiyle bir üst aşamada.
Millet Gazetesi yazarı Mahmut Akpınar: “Bank Asya'ya takılmayın, asıl devlet çöküyor!”
Faiz lobisi diye bas bas bağıran bir zihniyetin ülkedeki en büyük faizsiz bankayı batırmaya çalışması nedir? Aynı zihniyetin kamu bankalarından yandaşlara-yakınlara usulsüz, ballı krediler sağlaması, kamu bankalarındaki devasa görev zararları nedir?
Bank Asya'nın batacağını sanmıyorum. Birisinin “batırın bu bankayı” sözünü insanlar “yatırın” anlıyor ve elinde avucunda olanı gidip yatırıyor. Bank Asya “batırılamayan banka” unvanını sürdürüyor!
Türkiye bir adama hayır diyememekten dolayı felakete sürükleniyor. Adalet yok, can ve mal güvenliği kalmadı. Devlet mafya yöntemiyle, kabadayı usulüyle çalıştırılıyor!
Bank Asya'ya takılmayın, asıl devlet çöküyor! Demokrasi, hukuk bitiyor!
Millet Gazetesi yazarı İbrahim Öztürk: “Kimse böyle bir keyfiliğin olduğu ülkede yatırım yapmaz”
2015 yılında, 21. yüzyılın başında, dünyanın gözleri önünde ‘mülke el koyma', ‘gerekçe göstermeden arama ve süresiz gözaltına alma' yasası çıkartılıyor. Bu yasa şu anda meclise geliyor. Bu ‘faşizm yasasını' toplum tartışmasın diye, kendilerinden olmayanlara da gözdağı vermek üzere gece yarısı polis baskını ile Bank Asya'nın yönetimine el konuldu. Böylesi ne görüldü, ne duyuldu. Terör örgütü yok karşında. Sapasağlam bir banka. Her türlü teknik yeterliliğe sahip. Sermaye yeterlilik oranı en yüksek bankalardan. Daha yeni sermaye artırımına gitmiş. Yani operasyonun iktisadi, hukuki hiç bir adı yok.
Halkı korkutup desteğini çektirip, göstergelerini bozup o zaman gerçek bir ‘el koymaya' zemin hazırlanıyor. Dün bir Twit okudum. Vatandaş diyor ki; ‘İranlı Reza Bank Asya'ya girmiş, hırsız binada vatandaş toplansın.'
Türkiye kaybetmiştir. Dünyada, sermayenin gözünde bu hükümet zanlıdır. Kimse böyle bir keyfiliğin olduğu ülkede varlık almaz, yatırım yapmaz, parasını getirmez. Bir soygun ve ideolojik operasyon ile ülkenin ayaklarına pranga vurulmuş, bir meçhule sürükleniyor.
Bugün Gazetesi yazarı Gültekin Avcı: “Ne yapsalar Bank Asya'yı batıramadılar”
TMSF ve TMSF'yi bu kanunsuzluk için azmettirenler suç işledi. Ayrıca Bank Asya'ya yapılan bu kanunsuz müdahale, hukuken bir haksız fiil teşkil ettiği için tazminat davasına da konu edilmesi gerekir. Normal şartlar altında bu müdahalenin Danıştay'dan dönmesi ve yönetim atama işleminin iptali gerekir. Bunun yanında gelişmeleri “Bank Asya'ya el koyma” olarak pompalayan havuz medyasına tazminat davası açılmalı.
Erdoğan ve AKP ise “nasıl olsa bizden hesap sorabilecek bir yargı kalmadı” edasıyla ne hukuk sallıyor ne kanun. Ne yapsalar Bank Asya'yı batıramadılar. Şimdi de sinsi bir tezgâhla Bank Asya yönetimini ele geçirip bizzat kendileri içeriden çökertme gayesindeler.
Yönettikleri süre içinde Bank Asya için bugüne kadar asla oluşmayan el koyma şartlarını bizzat kendileri oluşturacaklar. AKP yandaşlarının Bank Asya'yı yönettiğini düşünürseniz neler planladıklarını tahmin edebilirsiniz. Kendi milletinin parasına çökmek isteyen böyle habis bir zihniyetin dünyada emsali yok.
Bank Asya'nın önüne polis göndermek, sinsi gayeyi açıkça gösteriyor.Polisin ne işi var orada? Oysa TMSF ve bankacılık denetleme ve müdahale işlemleri polisle yürütülmez.
Adli soruşturma mı var ki polis gönderiyorsun? Kendi milletinin bankasını batırmaya çalışan ve kendi ülkesinin okullarını kapattırmaya çalışan kişi, bu millete ve bu ülkeye hasımdır. Serbest piyasaya, hukuka ve demokrasiye düşmandır. Dışarıda değil akıl hastanesinde olmaları gerekir bu nefret heykellerinin.
Bugün Gazetesi yazarı Orhan Kemal Cengiz: “AİHM'nden çok ağır tazminatlarla dönecek bir adım bu”
Mahalledeki kabadayı takmış bir kere kafayı. Ne yapıp edip dövecek adamı. Köşeye sıkıştırmış, “göster bakayım tırnaklarını” diyor. Sonra da tırnakları uzun diye eşek sudan gelinceye kadar dövüyor. Adamcağız ambulansla hastaneye kaldırılırken arkasından bağırıyor kabadayı: “Tırnaklarını kesmezsen sağlığın bozulabilir, o yüzden dövdüm seni.”
Şimdi bütün bu polis baskını, gece yarısı Bank Asya'nın yönetimine el koymalar falan neden yapılmış? Bank Asya'dan, ortakların müslif olmadığına, yani iflas etmemiş olduklarına dair evrak istenmiş; evraklar zamanında gelmedi deyip bankanın yönetimine el koyuyorlar. Yani hesapta bankayı koruyorlar ama öyle bir koruma ki bu, polis kordonuyla, kameralar eşliğinde, Twitter'dan hükümet taraftarı yazar çizerlerin “bu daha başlangıç” tehditleri altında gerçekleştiriliyor. Sağlığına dikkat etmiyorsun deyip, döve döve komaya sokmaya çalışıyorlar bir bankayı...
Gerekçe olarak sundukları vakalar ile yaptıkları olağanüstü ağır müdahale arasında öyle büyük bir uçurum var ki; bunun bir bankayı korumak için yapıldığına hiç kimseyi inandıramazlar. Zaten kimseyi inandırmak gibi bir dertte yok ortada. Çok kaba bir güç gösterisi bu; geniş bir kitleye gözdağı verme, burun sürtme çabası...
Türkiye'deki mahkemeler tarafından düzeltilmezse de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden çok ağır tazminatlarla dönecek bir adım bu...
Ama herhalde işin hukuk dışında da bir maliyeti olacaktır. Ekonomiye de şu ya da bu şekilde bir etkisi mutlaka olacaktır.
Fakat Bank Asya'ya el koyma çabasının ve diğer antidemokratik adımların Türkiye'ye çıkaracağı faturalardan dolayı, hükümet dışında herkesin suçlu ilan edileceğini de biliyoruz. Ülkede olup bitenlerden dolayı hükümetin sorumlu tutulması ancak normal demokrasilerde oluyor.
Bizimki gibi “ileri demokrasiler” de ise sorumluluk Nero hesabıyla tutuluyor.
6 gün boyunca yanan Roma'yı tepedeki sarayından izledi ve hatta bir rivayete göre izlerken lir çaldı imparator Nero. Roma yerle bir olduktan sonra da bütün suçu Hıristiyanlar'a yıktı…
200 inşaat işçisi birbirine girdi: 50 yaralı
Antalya'nın Alanya İlçesi'nde otel inşaatında 2 işçi grubu arasında malzeme paylaşımı nedeniyle çıkan ve 200 işçinin karıştığı kavgada, 50 kişi yaralandı.
Olay, saat 08.30 sıralarında Türkler Mahallesi'nde meydana geldi. Otel inşaatında çalışan Ordulu ve Vanlı iki grup arasında iddiaya göre malzeme paylaşımı nedeniyle kavga çıktı. Yaklaşık 200 kişinin karıştığı kavgada birbirlerine kalıp tahtaları ve kesici aletlerle saldıran işçilerden 50'si çeşitli yerlerinden yaralandı.
İhbar üzerine gelerek kavgaya müdahale eden jandarma, uzun uğraş sonucu tarafları ayırdı. Yaralanan işçiler olay yerinde ayakta tedavi edilirken, jandarma inşaat alanında yeniden kavga çıkmaması için bir süre bekledi.
İşçilerin uzun süredir ücret alamadıkları gerekçesiyle gergin oldukları, kavganın da bu nedenle çıkmış olabileceği öne sürüldü.
Şerefine Tayyip' yazan AKP'li üye istifa etti
Şerefine Tayyip' yazan AKP'li üye istifa etti
Manisa'da 2013 yılındaki Gezi Parkı olaylarına destek eyleminde dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine sosyal paylaşım sitesi hesabında, "Şerefine Tayyip" yazılan ve geçen hafta sonu AKP Manisa İl Yönetim Kurulu'na seçilen Av. Muzaffer Esenkaya, tepkiler üzerine istifa etti. Esenkaya, istifa gerekçesini İl Başkanı Zülfikar Gürcan'ın bu süreçte daha fazla yıpratılmaması olarak gösterdi.
Av. Esenkaya, yaptığı açıklamada son olağan il kongresinde Gürcan'ın listesinden yönetim kuruluna seçildiğini belirtti. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun daveti üzerine gelmiş olduğu AKP'ye hizmet etmek istediğini belirterek, "Geçmiş hayatımda AKP çizgisinden uzak olmama rağmen hiçbir Gezi eylemine, direnişine iştirak etmedim. Buna rağmen gerek yerel gerek ulusal medyada hakkımda çıkan asılsız ithamlar karşısında çok derin bir üzüntü içerisindeyim. Bundan sonraki süreçte, mensubu olduğum AKP'ye ve İl Başkanımız Zülfikar Gürcan'a zarar vermemek için ve bazı art niyetli yaklaşımların da önünü kesmek adına AKP'deki siyasetime yönetici olarak değil, bir nefer olarak devam edeceğim. Önümüzdeki milletvekilliği seçimlerinde hiç şüphesiz herkesten daha fazla çalışıp AKP'nin güçlü bir şekilde tekrar iktidara gelmesi için gerekli gayreti göstereceğim. İl Başkanımız Zülfikar Gürcan'ın bu süreçte daha fazla yıpratılmaması için Manisa AKP İl Yönetim Kurulu üyeliğimden istifa ediyorum." dedi.
Büyüme tahmini yükseldi, Merkez'e baskı da raporda
Büyüme tahmini yükseldi, Merkez'e baskı da raporda
Avrupa Birliği Komisyonu, kış dönemi Avrupa Ekonomik Tahmin raporunu yayınladı.
Raporda enflasyonun bu yıl yüzde 6.3, gelecek yıl ise yüzde 5.3 düzeyinde olacağı öngörüldü. Avrupa Komisyonu, "Ana enflasyon yüzde 9 dolayında gezerken merkez bankası 2014'ün geri kalanında anahtar politika faizi oranında ek kesintilerden kaçındı. Ancak Ocak 2015'te merkez bankası, iyileşen enflasyon verisi ve hükümet ve cumhurbaşkanından gelen baskılardan sonra haftalık repo oranını yüzde 7.75'e indirerek parasal koşulları gevşetti" dedi.
-İŞSİZLİK ARTACAK-
AK'a göre istihdam bu yıl yüzde 3.2, gelecek yıl 3.6 artacak. Geçen yıl yüzde 9.8 olarak ölçülen işsizlik bu yıl ve gelecek yıl yüzde 10.5 düzeylerinde gerçekleşecek. Geçen yıl yüzde 6 olan cari işlemler açığı bu yıl yüzde 3.6'ya düşecek, gelecek yıl ise yüzde 4.2 olacak.
Geçen yıl yüzde 34.3 olarak ölçülen genel yönetim brüt borcunun bu yıl yüzde 32.2, gelecek yıl ise yüzde 31.2 olacağı tahmin edildi.
-"TÜRKİYE, HİNDİSTAN, ENDONEZYA'DAKİ İYİLEŞMELER KÜRESEL KÖTÜLEŞMEYİ TELAFİ ETTİ"-
Raporda "Orta Doğu ve bazı Latin Amerika ekonomileri petrol fiyatlarındaki ek düşüşlerden sonra kötüleşti, bunun küresel etkisi Hindistan, Endonezya ve Türkiye'deki ekonomik durumda görülen iyileşmelerle telafi ediliyordu" denildi.
Türkiye'ye ayrılan bölümde petrol fiyatlarında düşüşün büyüme, enflasyon ve cari işlem dengesi için bir nimet olduğu belirtilirken, "Üretimde artış son çeyreklerde, kısmen Rusya, Ukrayna ve Orta Doğu'ya ihracatın düşmesi sonucu düştü. Türk lirasının 2014'teki reel değer kazanışı ihracat artışına engel olacak, fakat aynı zamanda ekonomi daha düşük enerji fiyatlarından yarar sağlayacak. Enflasyonun önemli ölçüde düşmesi bekleniyor, büyüme tüketici satın alma gücündeki artıştan dolayı artmış olacak ve azaltılmış ithal enerji masrafları cari işlemler açığını düşürecek" denildi.
Cansız iç talebin büyük ölçüde net ihracattaki iyileşmeyle dengelendiğini kaydeden AK, "Genel ihracat performansı ve yıllık GSYH artışı, Rusya, Ukrayna ve Irak'a ihracat azalmasa daha iyi olabilirdi" dedi.
-"CUMHURBAŞKANI VE HÜKÜMETTEN BASKI"-
Raporda şöyle denildi:
"Ana enflasyon yüzde 9 dolayında gezerken merkez bankası 2014'ün geri kalanında anahtar politika faizi oranında ek kesintilerden kaçındı. Ancak Ocak 2015'te merkez bankası, iyileşen enflasyon verisi ve hükümet ve cumhurbaşkanından gelen baskılardan sonra haftalık repo oranını yüzde 7.75'e indirerek parasal koşulları gevşetti. Merkez bankası enflasyon görünümündeki iyileşmelere bağlı olarak ek faiz oranı kesintileri yapmış durumda. Bu düşük petrol fiyatları, ekonomide mevcut bolluk ve liradaki son değer kazanma bağlamında gerçekleşebilir.
-ÖZEL İÇ TALEP YENİDEN BÜYÜMENİN ANA UNSURU OLACAK-
-Net ihracatın GSYH'ya katkısının bu yıl 0'a düşeceği tahmin ediliyor. İçte özel tüketim harcamaları son dönemdeki cansızlıktan kurtulabilir. Ücretler hala yıllık yüzde 10'a yakın artarken satın alma gücü. düşük enerji fiyatları ve gıda fiyatlarındaki istikrar dolayısıyla yükseldi. Geçen yılki makroihtiyati önlemler hanehalkı borçlanmasını kısıtlamaya devam etse de para politikasında devam eden rahatlama tüketimi bir ölçüde teşvik etmeli.
-Brüt sabit sermaye formasyonunun tahmin dönemi boyunca ılımlı biçimde artması bekleniyor.
-RİSKLER-
-Temelde petrol fiyatlarının teşviği ve daha gevşek para politikası nedeniyle üretimin bu yıl yüzde 3.7, 2016'da ise yüzde 4 artacağı tahmin ediliyor. Bu tahmin için bir aşağı yönlü risk ABD para politikası normalleşirken Türk finansal varlıklarında tasfiye satışlarının yenilenme olasılığı. Bu Türk politikasında özel iç talepte negatif geri tepmelerle birlikte sıkılaşmayı gerektirebilir. Bir başka risk Orta Doğu ve Rusya/Ukrayna'daki jeopolitik durumun kötüleşmesi.
-İstihdam artışının üretim artışından bir miktar daha düşük olması bekleniyor. Bu, emek verimlilik oranında azalan bir trendi yansıtıyor.
-Türkiye'nin büyük cari işlemler açığının azalmasına para dışı altın ithalatının azalması yardımcı oldu. 2016'da petrol fiyatlarında başlayacağı varsayılan yükselme ve iç talepteki güçlenmenin devamı, cari işlemler açığında ılımlı bir artışla sonuçlanabilir.
-KAMU FİNANSMANI İSTİKRARLI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR-
-Merkezi hükümet bütçe açığını 2014'te, önceki yıla göre yüzde 0.1 artırsa da, önce 1.9, sonra da 1.4 olarak ilan edilen resmi hedeflerin altında yüzde 1.3 olarak gerçekleştirdi. Planlanandan daha iyi performansa özelleştirme gelirleri de yardımcı oldu.
-Genel kamu açığı 2014'te GSYH'nın yüzde 1.5'u idi ve izleyen iki yılda, daha sağlam GSYH artışı ve vergi gelirlerinde hızlanmayla uyum içinde hafifçe azalacağı tahmin ediliyor.
-Şu andaki mali açık ve nominal GSYH tahminleri temelinde, borç rasyosu izleyen iki yılda azalmayı sürdürecek." (ANKA/SON)
15 bin öğretmen ataması saat 18:00’da açıklanacak
5 Şubat 2015, Perşembe
Milli Eğitim Bakanlığı, resmi twitter hesabından 15 bin öğretme atamasının bugün saat 18:00'da ilan edileceğini açıkladı. Bakanlık @meb_basin resmi twitter hesabından şu mesajı geçti: "Son Dakika: 15 bin öğretmen ataması sonuçları saat 18:00'de açıklanacak..."
Başvurular için 40 yaş sınırının kaldırıldığı öğretmen atamalarında 108 branşta toplam 75 bin 962 onaylı başvuru yapıldığı belirtilen açıklamada, "Onaylı başvurular içerisinden gerçekleştirilen 15 bin öğretmen atamasının sonuçları bugün saat 18.00'de www.meb.gov.tr üzerinden açıklanacak." denildi.
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının, öğretmen ihtiyacının karşılanmasına yönelik 15 bin öğretmen ataması sonuçlarının 6 Ocak'ta açıklanacağı duyurulmuştu.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Feza Gazetecilik’e aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Zaman Gazetesi tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.
Bu haberler de ilginizi çekebilir