17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu

17 Aralık soruşturması veya 2013 Türkiye Rüşvet Skandalı

25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması

17 Aralık yolsuzluk soruşturması sonrasında siyasal iktidar tarafından ortaya atılan iddiaların temelinde devlet içinde bir paralel devlet oluşturulduğu ve siyasal iktidara “darbe” yaptığı yer almaktadır.

Demokrasi ve medyaya darbe operasyonunda son gelişmeleri

Uluslararası ajanslar, 14 Aralık'ta yapılan medyaya darbe operasyonunun ardından alınan tutuklama ve tahliye kararlarını abonelerine 'acil' koduyla duyurdu.

Hükümetin Halktan gizledikleri

Hükümetin Halktan gizledikleri bütün Olaylar

Hükümet ve Imralı görüşmeleri

Kandil'de bulunan PKK'nin çatı örgütü KCK'nin Eş Başkanı Bese Hozat, İmralı'da Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin bugünkü durumda sorunun demokratik çözümüne etki etmediğini, hükümetin hiçbir müzakere olmamasını istediğini öne sürdü. Hozat, bugünkü tablonun 'Oyalama siyasetinin malzemesi' olduğunu savundu.

5 Şubat 2015 Perşembe

Dolar rekor kırmaya doymuyor

Dolar rekor kırmaya doymuyor

05 Şubat 2015, Perşembe 10:39
Merkez Bankası'nın para politikalarına ilişkin belirsizlik TL'yi baskı altında tutmaya devam ederken Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) beklenmedik şekilde fonlama karşılığında Yunan tahvillerini kabul etmekten vazgeçmesiyle dolar/TL 2.4680'e kadar yükselerek tarihi zirveye çıktı.
Dolar şu an 2.45 seviyelerinden işlem görüyor.
Dolar/TL dün gece geç saatlerde 2.4680 seviyesini test ettikten sonra güne TSİ 0753'te 2.4605/2.4620 seviyesinde başladı.

Ekonomist ve yazarlar uyardı: 18. madde ile yönetim değiştirilemez, uygulamaya son verilmeli

Ekonomist ve yazarlar uyardı: 18. madde ile yönetim değiştirilemez, uygulamaya son verilmeli

Ekonomist ve yazarlar uyardı: 18. madde ile yönetim değiştirilemez, uygulamaya son verilmeli
Bank Asya'ya yapılan siyasi gasp operasyonuna karşı tüm Türkiye ayağa kalktı. Banka yönetiminin hukuksuz olarak siyasi sebeplerle değiştirilmesine Türkiye'nin önemli aydınları, siyasetçiler ve ekonomistler karşı çıkarak Türkiye'nin iç piyasada ve uluslararası arenada büyük zarar göreceğine dikkat çekti. Köşe yazarları da bugün köşelerinden Bank Asya'ya yapılan hukuksuz operasyona yönelik eleştirilerde bulundu ve uyardı: “Kimse böyle bir keyfiliğin olduğu ülkede yatırım yapmaz.” Ekonimist ve yazar Uğur Gürses, Bankacılık Kanunu'nun 18. maddesine göre bir bankaya yönetici atamanın hukuksuzluğuna dikkat çekti. 
Hürriyet Gazetesi ekonomi yazarı Uğur Gürses: “Şüphe yaratacak, güven sarsmaya dönük bir hamle”
Konuştuğum uzmanlar, birkaç çelişkiye işaret ediyorlar; Birincisi, BDDK bankanın ortaklarında aranan nitelikleri kimin kaybettiğini söylemiyor. Ama 'bilgi gelmedi' diye bu kararı almış. Burası çok tartışmalı. BDDK'nın bu konuda şeffaf olması, kamuoyunu bilgilendiriyor olması beklenir. İkincisi de, mevcut ortaklara izni veren de BDDK, bu durumu yeni mi fark etti? Üçüncüsü, bankanın genel kurulu olmadan bu kararın yürürlüğe girmesi bile tartışmalı. Kimi uzman ve hukukçular, bu tür atamanın sadece faaliyet izni kaldırılan veya fona devredilen bankalarda, genel kurul yapılmadan olabileceğini, ancak 18. maddeye göre yapılan bu işlemin yasaya uygun olmadığını savunuyorlar. Geçmişte kadroları ile ortak ve güç birliği içinde olunan ama sonra karşıt olarak konumlanan bir cemaati saf dışı bırakmak için tüm mekanizmalar  devreye sokulmuş durumda. Belli ki banka da bu kapsamda hedef alınıyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın bu durumu ikna edici bir açıklaması olmalıÇok açık ki; bankanın mali durum zayıflığı ya da likiditesi ile ilgili bir gerekçe ya da yasal bir dayanağa atıf yok. Deyim yerindeyse pek de 'eften püften' bir gerekçeyle, hatta 'halka açılırken bu izni kim vermişti bu bankaya?' sorusunu da sorduracak tuhaflıkta bir manevra yapıldı. Bankaya paralarını yatıran ya da ticari ilişkisi olan kesimlerde şüphe yaratacak, güven sarsmaya dönük bir hamle.İşin tuhaf yanı, mali durumdaki zayıflıkla ilgili gerekçeye (Bankacılık Kanunu madde 70) değil, başka bir nedene (madde 18) dayanarak yönetim ataması yapıldığından, yeni yönetimin bankanın mali durumundaki seyrin sorumluluğunu da taşıdıkları çok açık.
Operasyon birçok çelişki ve soruyu barındırıyor. Bu üç çelişkili soru: BDDK, bankanın ortaklarında aranan nitelikleri kimin kaybettiğini neden açıklamıyor? Bank Asya'nın mevcut ortaklarına izni aynı BDDK vermedi mi? Bankanın genel kurulu olmadan bu kararın yürürlüğe girmesi doğru mu?
Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Erdal Sağlam: "Herkes bu operasyonu "Politikacı istedi BDDK" aldı olarak görüyor"
Herkes biliyor ki "paralel" tartışmaları kapsamında 1 yıldır Bank Asya'nın Fona devredilmesi istendi, politikacılar bunu açıkça kürsülerden dile getirdiler. BDDK yönetimi uzun süre yasalara aykırı olur korkusuyla politikacıların bu talebini yerine getiremedi. Hatta Kurumun Başkanı hastalandı, emekliliğini istedi. Şimdi yönetime el koyulurken ortaya sürülen gerekçenin, yani ortaklar hakkında bilgi alınamaması gerekçesinin, karar için yeterli olamayacağını, bunun bahane olduğunu tüm piyasa kabul ediyor. Piyasalar bu kararı "Politikacı istedi BDDK  aldı" olarak görüyor. Buna karşılık hiçbir piyasa oyuncusunun çıkıp da "Siyasi karar" demesini beklemeyin, çünkü herkes kendi başına gelmesinden korkuyor. Resmi açıklamalarda "teknik bir konu" diye olayı geçiştirmeye çalışsalar da, tüm AKP'liler de biliyor ve kabul ediyor ki; bu siyasi bir karar...Özetle; teknik karar alacağı konusunda, ekonomi kurumlardan hiç birisine tam olarak güven kalmadı. Enerji piyasasında son dönemde yapılanlar belli, Sermaye piyasasında, Borsa yönetiminde siyasetin etkili hatta belirleyici olmadığını kimse söyleyemez. Rekabet Kurulunda bankalara verilen cezalar ortada. Bunlar sözde bağımsız kurumlar, yani uluslararası sermayenin Türkiye'ye gelebilmesi için, siyasi etkilerden uzak çalışmalarını garantiye almak için bağımsız kılınan kurumlar. Maliye'ye zaten bu iktidarın ilk yıllarından beri güven kalmadı; tüm işalemi biliyor ki Gelir İdaresi'nin kestiği cezalarda siyasi kararların etkisi büyük. Piyasalarda ekonomiyle ilgili kurumlara, bunun yanında çok yakından ilgili görülen yargı kurumlarına kesinlikle güven olmadığını söyleyebiliriz.
Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Doğan: "Otoriter tavır 3 Şubat Bank Asya darbesiyle bir üst aşamada"
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Bank Asya'yı 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları ve buna bağlı "paralel yapı" söylemi ile birlikte denetlemeye alıyor.
Dershaneleri kapatmakla başlayan AKP planı, poliste, yargıda ve bürokraside paralel temizliği ile devam ediyor. Yıllardır desteklediği yurtdışındaki okullara yeni düzen yeni bir halka. Cemaate yakın gazeteci, polis ve bürokratların gözaltına alınması, tutuklanması aynı planın parçası.
Bank Asya'ya el koymak plandaki en vurucu darbelerden biri. "Havuz medyasına" giden yola benziyor. Bankanın ardından cemaat medyasını da, gazete ve TV'leri ile birlikte TMSF yönetimine vermek, yani kendine bağlamak.
Bank Asya darbesi hepimiz adına son zamanların en tehlikeli adımı. Kendine muhalif gördüğü bütün kişi ve kurumlara büyük gözdağı. Aylardır Bank Asya eleştirilerini hatırlayın, ardından gelen bu darbenin, bankanın teknik yetersizliği ile ilgisi yok. "Bu cemaate darbedir, benim cemaatle ilgim yok, bana ne" demenin zamanı değil.
Otoriter tavır 3 Şubat Bank Asya darbesiyle bir üst aşamada.
Millet Gazetesi yazarı Mahmut Akpınar: “Bank Asya'ya takılmayın, asıl devlet çöküyor!”
Faiz lobisi diye bas bas bağıran bir zihniyetin ülkedeki en büyük faizsiz bankayı batırmaya çalışması nedir? Aynı zihniyetin kamu bankalarından yandaşlara-yakınlara usulsüz, ballı krediler sağlaması, kamu bankalarındaki devasa görev zararları nedir?
Bank Asya'nın batacağını sanmıyorum. Birisinin “batırın bu bankayı” sözünü insanlar “yatırın” anlıyor ve elinde avucunda olanı gidip yatırıyor. Bank Asya “batırılamayan banka” unvanını sürdürüyor!
Türkiye bir adama hayır diyememekten dolayı felakete sürükleniyor. Adalet yok, can ve mal güvenliği kalmadı. Devlet mafya yöntemiyle, kabadayı usulüyle çalıştırılıyor!
Bank Asya'ya takılmayın, asıl devlet çöküyor! Demokrasi, hukuk bitiyor!
Millet Gazetesi yazarı İbrahim Öztürk: “Kimse böyle bir keyfiliğin olduğu ülkede yatırım yapmaz” 
2015 yılında, 21. yüzyılın başında, dünyanın gözleri önünde ‘mülke el koyma', ‘gerekçe göstermeden arama ve süresiz gözaltına alma' yasası çıkartılıyor. Bu yasa şu anda meclise geliyor. Bu ‘faşizm yasasını' toplum tartışmasın diye, kendilerinden olmayanlara da gözdağı vermek üzere gece yarısı polis baskını ile Bank Asya'nın yönetimine el konuldu. Böylesi ne görüldü, ne duyuldu. Terör örgütü yok karşında. Sapasağlam bir banka. Her türlü teknik yeterliliğe sahip. Sermaye yeterlilik oranı en yüksek bankalardan. Daha yeni sermaye artırımına gitmiş. Yani operasyonun iktisadi, hukuki hiç bir adı yok.
Halkı korkutup desteğini çektirip, göstergelerini bozup o zaman gerçek bir ‘el koymaya' zemin hazırlanıyor. Dün bir Twit okudum. Vatandaş diyor ki; ‘İranlı Reza Bank Asya'ya girmiş, hırsız binada vatandaş toplansın.'
Türkiye kaybetmiştir. Dünyada, sermayenin gözünde bu hükümet zanlıdır. Kimse böyle bir keyfiliğin olduğu ülkede varlık almaz, yatırım yapmaz, parasını getirmez. Bir soygun ve ideolojik operasyon ile ülkenin ayaklarına pranga vurulmuş, bir meçhule sürükleniyor.
Bugün Gazetesi yazarı Gültekin Avcı: “Ne yapsalar Bank Asya'yı batıramadılar”
TMSF ve TMSF'yi bu kanunsuzluk için azmettirenler suç işledi. Ayrıca Bank Asya'ya yapılan bu kanunsuz müdahale, hukuken bir haksız fiil teşkil ettiği için tazminat davasına da konu edilmesi gerekir. Normal şartlar altında bu müdahalenin Danıştay'dan dönmesi ve yönetim atama işleminin iptali gerekir. Bunun yanında gelişmeleri “Bank Asya'ya el koyma” olarak pompalayan havuz medyasına tazminat davası açılmalı.
Erdoğan ve AKP ise “nasıl olsa bizden hesap sorabilecek bir yargı kalmadı” edasıyla ne hukuk sallıyor ne kanun. Ne yapsalar Bank Asya'yı batıramadılar. Şimdi de sinsi bir tezgâhla Bank Asya yönetimini ele geçirip bizzat kendileri içeriden çökertme gayesindeler.
Yönettikleri süre içinde Bank Asya için bugüne kadar asla oluşmayan el koyma şartlarını bizzat kendileri oluşturacaklar. AKP yandaşlarının Bank Asya'yı yönettiğini düşünürseniz neler planladıklarını tahmin edebilirsiniz. Kendi milletinin parasına çökmek isteyen böyle habis bir zihniyetin dünyada emsali yok.
Bank Asya'nın önüne polis göndermek, sinsi gayeyi açıkça gösteriyor.Polisin ne işi var orada? Oysa TMSF ve bankacılık denetleme ve müdahale işlemleri polisle yürütülmez.
Adli soruşturma mı var ki polis gönderiyorsun? Kendi milletinin bankasını batırmaya çalışan ve kendi ülkesinin okullarını kapattırmaya çalışan kişi, bu millete ve bu ülkeye hasımdır. Serbest piyasaya, hukuka ve demokrasiye düşmandır. Dışarıda değil akıl hastanesinde olmaları gerekir bu nefret heykellerinin.
Bugün Gazetesi yazarı Orhan Kemal Cengiz: AİHM'nden çok ağır tazminatlarla dönecek bir adım bu”
Mahalledeki kabadayı takmış bir kere kafayı. Ne yapıp edip dövecek adamı. Köşeye sıkıştırmış, “göster bakayım tırnaklarını” diyor. Sonra da tırnakları uzun diye eşek sudan gelinceye kadar dövüyor. Adamcağız ambulansla hastaneye kaldırılırken arkasından bağırıyor kabadayı: “Tırnaklarını kesmezsen sağlığın bozulabilir, o yüzden dövdüm seni.”
Şimdi bütün bu polis baskını, gece yarısı Bank Asya'nın yönetimine el koymalar falan neden yapılmış? Bank Asya'dan, ortakların müslif olmadığına, yani iflas etmemiş olduklarına dair evrak istenmiş; evraklar zamanında gelmedi deyip bankanın yönetimine el koyuyorlar. Yani hesapta bankayı koruyorlar ama öyle bir koruma ki bu, polis kordonuyla, kameralar eşliğinde, Twitter'dan hükümet taraftarı yazar çizerlerin “bu daha başlangıç” tehditleri altında gerçekleştiriliyor. Sağlığına dikkat etmiyorsun deyip, döve döve komaya sokmaya çalışıyorlar bir bankayı...     
Gerekçe olarak sundukları vakalar ile yaptıkları olağanüstü ağır müdahale arasında öyle büyük bir uçurum var ki; bunun bir bankayı korumak için yapıldığına hiç kimseyi inandıramazlar. Zaten kimseyi inandırmak gibi bir dertte yok ortada. Çok kaba bir güç gösterisi bu; geniş bir kitleye gözdağı verme, burun sürtme çabası...
Türkiye'deki mahkemeler tarafından düzeltilmezse de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden çok ağır tazminatlarla dönecek bir adım bu...
Ama herhalde işin hukuk dışında da bir maliyeti olacaktır. Ekonomiye de şu ya da bu şekilde bir etkisi mutlaka olacaktır.
Fakat Bank Asya'ya el koyma çabasının ve diğer antidemokratik adımların Türkiye'ye çıkaracağı faturalardan dolayı, hükümet dışında herkesin suçlu ilan edileceğini de biliyoruz. Ülkede olup bitenlerden dolayı hükümetin sorumlu tutulması ancak normal demokrasilerde oluyor.
Bizimki gibi “ileri demokrasiler” de ise sorumluluk Nero hesabıyla tutuluyor.
6 gün boyunca yanan Roma'yı tepedeki sarayından izledi ve hatta bir rivayete göre izlerken lir çaldı imparator Nero. Roma yerle bir olduktan sonra da bütün suçu Hıristiyanlar'a yıktı…

200 inşaat işçisi birbirine girdi: 50 yaralı


200 inşaat işçisi birbirine girdi: 50 yaralı
Antalya'nın Alanya İlçesi'nde otel inşaatında 2 işçi grubu arasında malzeme paylaşımı nedeniyle çıkan ve 200 işçinin karıştığı kavgada, 50 kişi yaralandı. 
Olay, saat 08.30 sıralarında Türkler Mahallesi'nde meydana geldi. Otel inşaatında çalışan Ordulu ve Vanlı iki grup arasında iddiaya göre malzeme paylaşımı nedeniyle kavga çıktı. Yaklaşık 200 kişinin karıştığı kavgada birbirlerine kalıp tahtaları ve kesici aletlerle saldıran işçilerden 50'si çeşitli yerlerinden yaralandı. 
İhbar üzerine gelerek kavgaya müdahale eden jandarma, uzun uğraş sonucu tarafları ayırdı. Yaralanan işçiler olay yerinde ayakta tedavi edilirken, jandarma inşaat alanında yeniden kavga çıkmaması için bir süre bekledi. 
İşçilerin uzun süredir ücret alamadıkları gerekçesiyle gergin oldukları, kavganın da bu  nedenle çıkmış olabileceği öne sürüldü. 

Şerefine Tayyip' yazan AKP'li üye istifa etti

Şerefine Tayyip' yazan AKP'li üye istifa etti

Şerefine Tayyip' yazan AKP'li üye istifa etti
Manisa'da 2013 yılındaki Gezi Parkı olaylarına destek eyleminde dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine sosyal paylaşım sitesi hesabında, "Şerefine Tayyip" yazılan ve geçen hafta sonu AKP Manisa İl Yönetim Kurulu'na seçilen Av. Muzaffer Esenkaya, tepkiler üzerine istifa etti. Esenkaya, istifa gerekçesini İl Başkanı Zülfikar Gürcan'ın bu süreçte daha fazla yıpratılmaması olarak gösterdi. 
Av. Esenkaya, yaptığı açıklamada son olağan il kongresinde Gürcan'ın listesinden yönetim kuruluna seçildiğini belirtti. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun daveti üzerine gelmiş olduğu AKP'ye hizmet etmek istediğini belirterek, "Geçmiş hayatımda AKP çizgisinden uzak olmama rağmen hiçbir Gezi eylemine, direnişine iştirak etmedim. Buna rağmen gerek yerel gerek ulusal medyada hakkımda çıkan asılsız ithamlar karşısında çok derin bir üzüntü içerisindeyim. Bundan sonraki süreçte, mensubu olduğum AKP'ye ve İl Başkanımız Zülfikar Gürcan'a zarar vermemek için ve bazı art niyetli yaklaşımların da önünü kesmek adına AKP'deki siyasetime yönetici olarak değil, bir nefer olarak devam edeceğim. Önümüzdeki milletvekilliği seçimlerinde hiç şüphesiz herkesten daha fazla çalışıp AKP'nin güçlü bir şekilde tekrar iktidara gelmesi için gerekli gayreti göstereceğim. İl Başkanımız Zülfikar Gürcan'ın bu süreçte daha fazla yıpratılmaması için Manisa AKP İl Yönetim Kurulu üyeliğimden istifa ediyorum." dedi.

Büyüme tahmini yükseldi, Merkez'e baskı da raporda

Büyüme tahmini yükseldi, Merkez'e baskı da raporda

Büyüme tahmini yükseldi, Merkez'e baskı da raporda
Avrupa Birliği Komisyonu, kış dönemi Avrupa Ekonomik Tahmin raporunu yayınladı. 
Raporda enflasyonun bu yıl yüzde 6.3, gelecek yıl ise yüzde 5.3 düzeyinde olacağı öngörüldü. Avrupa Komisyonu, "Ana enflasyon yüzde 9 dolayında gezerken merkez bankası 2014'ün geri kalanında anahtar politika faizi oranında ek kesintilerden kaçındı. Ancak Ocak 2015'te merkez bankası, iyileşen enflasyon verisi ve hükümet ve cumhurbaşkanından gelen baskılardan sonra haftalık repo oranını yüzde 7.75'e indirerek parasal koşulları gevşetti" dedi.
-İŞSİZLİK ARTACAK-
AK'a göre istihdam bu yıl yüzde 3.2, gelecek yıl 3.6 artacak. Geçen yıl yüzde 9.8 olarak ölçülen işsizlik bu yıl ve gelecek yıl yüzde 10.5 düzeylerinde gerçekleşecek. Geçen yıl yüzde 6 olan cari işlemler açığı bu yıl yüzde 3.6'ya düşecek, gelecek yıl ise yüzde 4.2 olacak.
Geçen yıl yüzde 34.3 olarak ölçülen genel yönetim brüt borcunun bu yıl yüzde 32.2, gelecek yıl ise yüzde 31.2 olacağı tahmin edildi.
-"TÜRKİYE, HİNDİSTAN, ENDONEZYA'DAKİ İYİLEŞMELER KÜRESEL KÖTÜLEŞMEYİ TELAFİ ETTİ"-
Raporda "Orta Doğu ve bazı Latin Amerika ekonomileri petrol fiyatlarındaki ek düşüşlerden sonra kötüleşti, bunun küresel etkisi Hindistan, Endonezya ve Türkiye'deki ekonomik durumda görülen iyileşmelerle telafi ediliyordu" denildi.
Türkiye'ye ayrılan bölümde petrol fiyatlarında düşüşün büyüme, enflasyon ve cari işlem dengesi için bir nimet olduğu belirtilirken, "Üretimde artış son çeyreklerde, kısmen Rusya, Ukrayna ve Orta Doğu'ya ihracatın düşmesi sonucu düştü. Türk lirasının 2014'teki reel değer kazanışı ihracat artışına engel olacak, fakat aynı zamanda ekonomi daha düşük enerji fiyatlarından yarar sağlayacak. Enflasyonun önemli ölçüde düşmesi bekleniyor, büyüme tüketici satın alma gücündeki artıştan dolayı artmış olacak ve azaltılmış ithal enerji masrafları cari işlemler açığını düşürecek" denildi.
Cansız iç talebin büyük ölçüde net ihracattaki iyileşmeyle dengelendiğini kaydeden AK, "Genel ihracat performansı ve yıllık GSYH artışı, Rusya, Ukrayna ve Irak'a ihracat azalmasa daha iyi olabilirdi" dedi.
-"CUMHURBAŞKANI VE HÜKÜMETTEN BASKI"-
Raporda şöyle denildi:
"Ana enflasyon yüzde 9 dolayında gezerken merkez bankası 2014'ün geri kalanında anahtar politika faizi oranında ek kesintilerden kaçındı. Ancak Ocak 2015'te merkez bankası, iyileşen enflasyon verisi ve hükümet ve cumhurbaşkanından gelen baskılardan sonra haftalık repo oranını yüzde 7.75'e indirerek parasal koşulları gevşetti. Merkez bankası enflasyon görünümündeki iyileşmelere bağlı olarak ek faiz oranı kesintileri yapmış durumda. Bu düşük petrol fiyatları, ekonomide mevcut bolluk ve liradaki son değer kazanma bağlamında gerçekleşebilir.
-ÖZEL İÇ TALEP YENİDEN BÜYÜMENİN ANA UNSURU OLACAK-
-Net ihracatın GSYH'ya katkısının bu yıl 0'a düşeceği tahmin ediliyor. İçte özel tüketim harcamaları son dönemdeki cansızlıktan kurtulabilir. Ücretler hala yıllık yüzde 10'a yakın artarken satın alma gücü. düşük enerji fiyatları ve gıda fiyatlarındaki istikrar dolayısıyla yükseldi. Geçen yılki makroihtiyati önlemler hanehalkı borçlanmasını kısıtlamaya devam etse de para politikasında devam eden rahatlama tüketimi bir ölçüde teşvik etmeli.
-Brüt sabit sermaye formasyonunun tahmin dönemi boyunca ılımlı biçimde artması bekleniyor.
-RİSKLER-
-Temelde petrol fiyatlarının teşviği ve daha gevşek para politikası nedeniyle üretimin bu yıl yüzde 3.7, 2016'da ise yüzde 4 artacağı tahmin ediliyor. Bu tahmin için bir aşağı yönlü risk ABD para politikası normalleşirken Türk finansal varlıklarında tasfiye satışlarının yenilenme olasılığı. Bu Türk politikasında özel iç talepte negatif geri tepmelerle birlikte sıkılaşmayı gerektirebilir. Bir başka risk Orta Doğu ve Rusya/Ukrayna'daki jeopolitik durumun kötüleşmesi.
-İstihdam artışının üretim artışından bir miktar daha düşük olması bekleniyor. Bu, emek verimlilik oranında azalan bir trendi yansıtıyor.
-Türkiye'nin büyük cari işlemler açığının azalmasına para dışı altın ithalatının azalması yardımcı oldu. 2016'da petrol fiyatlarında başlayacağı varsayılan yükselme ve iç talepteki güçlenmenin devamı, cari işlemler açığında ılımlı bir artışla sonuçlanabilir.
-KAMU FİNANSMANI İSTİKRARLI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR-
-Merkezi hükümet bütçe açığını 2014'te, önceki yıla göre yüzde 0.1 artırsa da, önce 1.9, sonra da 1.4 olarak ilan edilen resmi hedeflerin altında yüzde 1.3 olarak gerçekleştirdi. Planlanandan daha iyi performansa özelleştirme gelirleri de yardımcı oldu.
-Genel kamu açığı 2014'te GSYH'nın yüzde 1.5'u idi ve izleyen iki yılda, daha sağlam GSYH artışı ve vergi gelirlerinde hızlanmayla uyum içinde hafifçe azalacağı tahmin ediliyor.
-Şu andaki mali açık ve nominal GSYH tahminleri temelinde, borç rasyosu izleyen iki yılda azalmayı sürdürecek." (ANKA/SON)

15 bin öğretmen ataması saat 18:00’da açıklanacak


15 bin öğretmen ataması saat 18:00’da açıklanacak
 - ANKARA
5 Şubat 2015, Perşembe
Milli Eğitim Bakanlığı, resmi twitter hesabından 15 bin öğretme atamasının bugün saat 18:00'da ilan edileceğini açıkladı. Bakanlık @meb_basin resmi twitter hesabından şu mesajı geçti: "Son Dakika: 15 bin öğretmen ataması sonuçları saat 18:00'de açıklanacak..." 
Başvurular için 40 yaş sınırının kaldırıldığı öğretmen atamalarında 108 branşta toplam 75 bin 962 onaylı başvuru yapıldığı belirtilen açıklamada, "Onaylı başvurular içerisinden gerçekleştirilen 15 bin öğretmen atamasının sonuçları bugün saat 18.00'de www.meb.gov.tr üzerinden açıklanacak." denildi. 
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının, öğretmen ihtiyacının karşılanmasına yönelik 15 bin öğretmen ataması sonuçlarının 6 Ocak'ta açıklanacağı duyurulmuştu.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Feza Gazetecilik’e aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Zaman Gazetesi tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir. 

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Bank Asya'nın ortaklarından, BDDK ve TMSF'ye ihtarname: Her türlü zararın sorumlusu sizsiniz


Bank Asya'nın ortaklarından, BDDK ve TMSF'ye ihtarname: Her türlü zararın sorumlusu sizsiniz
Siyasi gasp operasyonuyla yönetimi değiştirilen Bank Asya'nın ortakları BDDK, TMSF ve yönetime atanan isimlere ihtarname çekti. 
İlk ihtarnameyi BDDK'ya gönderen, aralarında Ali Akbulut, Tacettin Negiş, Ali Rıza Tanrısever, Osman Can Pehlivan'ın da olduğu Bank Asya'nın ortakları, resmi yazıda, kurulma ve halka arzda aranan tüm şartların taşındığına dair belgeleri BDDK'ya ilettiklerini ve kurum tarafından onaydan geçtiğinin altı çizildi. Bankacılık kanununun 18. Maddesine göre yönetim atamanın hukuksuz olduğu belirtildi.
Ortaklar, bugüne kadar da herhangi bir sorun yada eksiklikle ilgili kendilerine bildirim yapılmadığını vurguladı. Yönetime isimlerin atanmasına gerekçe olarak gösterilen evrakların hazırlanmasında kendilerine yeterli sürenin verilmediğinin altını çizen ortaklar, buna rağmen karar alındığından itibaren yüzde 58'lik kısmını temsil eden ortakların ilgili evrakları gönderdiklerini ifade etti. Önceki yönetimin görevine iadesini isteyen Bank Asya'nın ortakları, doğacak tüm zarardan da BDDK'nın sorumlu olduğunun altını çizdi.
Bank Asya'nın ortakları, ikinci ihtarnameyi de TMSF’nin atadığı isimlere gönderdi. Mehmet Ali İslamoğlu, Aydın Gündoğdu, Mehmet Ali Gökçe, Bedri Sayın, Abdullah Güzel Dülger, İsmail Güler, Ahmet Mutlu, İdris Turan İlter ile Zülfikar Kanberoğlu'nun isimlerinin tek tek sıralandı ve BDDK’nın kararının basından öğrenildiği anlatıldı. Yeni yönetime de, ilgili belgelerin BDDK'ya sunulduğu ve onaydan geçtiği, sorun olduğuna dair bir bildirim yapılmadığı bildirildi. İstenilen belgelerin ortakların çoğu tarafından gönderildiği belirtilen yazıda ihtarnamede, "Böyle olmasına rağmen ‘Ortaklık yapısının belirsiz olduğu ve kurucu ortak vasfının kaybedildiği ’ gibi  hukuken ve mantıken kabul edilemez bir gerekçe ile işlem yapılması doğru değildir." ifadeleri kullanıldı. Bank Asya'nın ortakları, bankanın, yeni yönetimden önceki  ve sonraki durumu yakından takip edeceklerini vurgularken, bütün sorumluluğun yeni yönetimde olduğu hatırlatıldı. 

16 Ocak 2015 Cuma

Fransa’da bir rehine krizi daha!

Fransa’nın başkenti Paris’te bir posta ofisinde 3 kişinin rehin alındığı duyuruldu.
Fransız RTL radyosuna dayandırılan haberde Paris’in kuzeydoğusunda Colombes semtinde bir posta ofisine 3 kişi silahlı adamlar tarafından rehin alındı.
Polis ekipleri olay yerine sevkedildi. Fransız medyası, olayın terör öylemi değil soygun girişimi olduğunu iddia etti.
Fransa geçtiğimiz hafta terör saldırılarıyla sarsılmıştı. Paris’te 7 Ocak’ta başlayan ve 3 gün süren saldırı ve rehine krizlerinde 17 kişi hayatını kaybetmişti.

ASELSAN'da şoke eden bir ölüm daha!

ASELSAN'da elektrik elektronik mühendisi olarak çalışan Erdem Uğur(28), evinde ölü bulundu. Daha önce de ASELSAN'da çalışan 4 mühendis şüpheli bir şekilde hayatlarını kaybetmişti.

Olay, sabah saatlerinde Çankaya Cebeci Mahallesi Akat Sokak 4/2'de gerçekleşti. İki gün önce iş arkadaşlarına mesaj atan Erdem Uğur, rahatsız olduğunu ve işe gelemeyeceğini söyledi. Dahal sonra Erdem Uğur'dan haber alamayan arkadaşları, durumunu öğrenmek için evine geldi. Kapıyı çalan arkadaşları içerden ses gelmeyince polise bildirdi.

'DİKKAT GAZ AÇIK'

Çilingir yardımıyla içeri giren polis, girişte, 'Dikkat gaz açık' yazılı kağıdı fark etti. Polis, Uğur'u yatağında hareketsiz halde buldu. Polis, ayrıca Uğur'un yatağının yanında bir adet mutfak tüpü ile tüpün bağlı hortumunun yorganın altında olduğunu gördü. Ortamda yoğun gaz olduğu anlaşıldı. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrollerde şahsın hayatını kaybettiği belirlendi. İlk belirlemelere göre, Erdem Uğur'un gaz zehirlenmesi sonucu öldüğü ifade edildi.

POLİS İNCELEMEYİ MASKEYLE YAPTI

Daha önce de 4 ASELSAN mühendisinin şüpheli biçimde ölmesi nedeniyle Erdem Uğur'un ölümüyle ilgili Başkent polisi alarma geçti. Asayiş ekipleri yanı sıra Cinayet Büro dedektifleri de olay yerine geldi. Ekipler, bina çevresinde araştırma yaptı. Olay Yeri İnceleme ekipleri de içerdeki yoğun gaz nedeniyle çalışmalarını maskeyle gerçekleştirdi. Detaylı parmak izi araması yapıldı. İncelemelerin ardından toplanan deliller, torbalarla polis aracına taşındı. Şahsın evinde bulunan A4 kağıdına yazılı, 'Dikkat gaz açık' yazısı da incelenmek üzere emniyete götürüldü.

BİNANIN DOĞAL GAZI ÖNCEKİ GÜN İHBAR ÜZERİNE KESİLMİŞ


Apartmandaki vatandaşların, önceki akşam yoğun gaz nedeniyle, Başkent Gaz'a ihbarda bulunduğu ve binanın gazının kesildiği öğrenildi. Başkent Gaz, görevlileri bugün ikinci kez gelip inceleme yaptı.

İzmirli ve bekar olduğu bildirilen mühendis Erdem Uğur'un, manyetik alan konusunda uzman olduğu öğrenildi. Şahsın ikametinde yalnız yaşadığı kaydedildi.

Yapılan incelemelerin ardından mühendis Erdem Uğur'un cenazesi savcının talimatıyla Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

15 Ocak 2015 Perşembe

ASELSAN mühendisi evinde ölü bulundu!


ASELSAN’da çalışan mühendis Erdem Uğur (28) evinde ölü bulundu.

Mühendis Uğur’un 2 gündür işe gitmemesi üzerine arkadaşları evine çilingirle girdi. Arkadaşları Uğur’u yanında mutfak tüpü, tüpün hortumu da yatağın içindeyken ölü halde buldu.

14 Ocak 2015 Çarşamba

Twitter ve Facebook için kapatma kararı!



MİT tırlarının Adana’da durdurulmasına ilişkin tutanakları yayınlayan tüm internet sitelerine erişimin engellenmesi için mahkeme kararı alındı.

Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, MİT tırlarının Adana’da durdurulmasına ilişkin tutanaklar dün internette yayıldı. Bunun ardından tutanakları yayınlayan tüm internet sitelerine erişimin engellenmesi için mahkeme kararı alındı. Karar, Twitter ve Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerine de erişimin engellenmesini içeriyor. Ancak Twitter’ın tutanakları yayınlayan hesabı karartmasının ardından söz konusu engelleme kararının Twitter için uygulanmayacağı belirtiliyor.

"ŞU ANDA SÜREÇ YÜRÜYOR"
Edinilen bilgilere göre, şu an itibariyle engelleme kararı alınan diğer sitelerde ise içeriğin kaldırılıp kaldırılmadığına bakılıyor. Söz konusu içerik kaldırılmışsa engelleme kararı uygulanmayacak, ancak kaldırılmamışsa engelleme kararı yürürlüğe girecek. Bilgi veren bir  yetkili, “Tutanakların yer aldığı birçok site için mahkeme kararı var. Şu anda süreç yürüyor” dedi.


Cihan

13 Ocak 2015 Salı

Kevser Suresi’nin Fazilet ve Sırları

  • Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Kim Kevser suresini okursa, Allah’u Teala ona cennet nehirlerinden su içirir. Kulların her bir kurban bayramı gününde kesmiş oldukları her kurban veya Allah’a manen yaklaşmak için kesilen nafile kurbanların sayısınca kendisine on hasene yazılır."(1)

Rivayet Edildi ki:

  • Her gün okumak, hısımların kimini engeller. 
  • Sabah istediği saatte uyanmak isteyen, yatmadan önce 3 kere okursa, maksadı hasıl olur.
  • Her türlü meşru hacet için, yağmur yağarken 100 kere okuyup dua ederse, muradı hasıl olur.
  • Allah’u Teala buyuruyor ki: "İzzetime yemin ederim ki, Kevser suresini kim inanarak ve sevabını umarak okursa, onu affederim."
  • Her kim Cuma gecesi 1000 defa bu sure 100 defa da Salavatı Şerife getirir de yatarsa, o gece Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’i rüyada görür.
  • Bu sureyi üzerinde taşıyan kişi, her türlü kötülüklere karşı güvenceye alınır.

9 Ocak 2015 Cuma

Hz. Ömer (R.A.)

Hz. Ömer (R.A.) vefat etmişti.
Cenaze namazı kılınıp, dualar edildikten
sonra tüm cemaat yavaş yavaş dağılmaya başladı.
Ancak Hz. Ali (R.A.) gitmeyip, kabrin kenarında bekliyordu.
Hz. Ömer'in sual meleklerine nasıl cevap vereceğini öğrenmek istiyor ve kabri
seyrediyordu.
Biraz sonra beklenen melekler gelip, dünyadan gelen herkese sordukları soruları
Hz. Ömer'e de sormaya başladılar.
Meleklerden biri;
Rabbin kimdir, Nebin kimdir, diye sormaya başladı.
Meleklerin bu sualleri karşısında hiddete
gelen büyük halife, melekleri sorguya
çekmeye başladı;
Siz kimsiniz, buraya nereden ve niçin geldiniz,
sizin derdiniz ne de beni gelir gelmez suale
çekiyorsunuz, diye sormaya başlayınca
melekler, onun diğer insanlar gibi olmadığını
anladılar ve sorularına cevap vermeye
başladılar.
Biz yedi kat semadan, beş yüz senelik
mesafeden, buraya sana soru sormak için
geldik.
Bizi bu vazifeyle Allah vazifelendirdi.
Biz Münker ve Nekir melekleriyiz ve herkese
aynı soruları sormak bizim vazifemizdir.
Melekleri sonuna kadar dinleyen Hazreti
Ömer, sorularına devam etti;
Siz yedi kat semadan geldiğiniz halde, Allah'ı
unutmadınız mı, diye sorunca melekler,
kendilerinin vazifelerinin Allah'a ibadet etmek
olduğunu ve unutmadıklarını söylediler.
Melekler bu cevabı verince, Hazreti Ömer
daha da hiddetlendi ve şunları söyledi;
Siz o kadar uzak yerden geldiğiniz halde
Allah'ı unutmadınız da, ben iki karış toprağın
altına girmekle mi, Allah'ı unutacağım..?
Ayrıyeten size diyecek iki çift lafım vardır;
Bir daha Ümmeti Muhammed'e bu kadar sert
sormayacaksınız.
Melekler ile Hazreti Ömer arasındaki bu
hadiseye şahit olan Hz. Ali, göz yaşlarını
tutamaz ve;
Ya Ömer, hakikaten sen Ömer-i Adilsin.
Hayatın da, mematın da, ümmete rahmet
senin, der ve ağlayarak kabri terkeder..!

Almanya’da ki Medya I

Türkiye’deki akla ne zaman medya kuruluşları gelse hemen bazı gruplar veya holdingler ile bağlaştırılıyor. Buna halkın her kesiminden birine sorarak kanıtlayabiliriz. ‘O gazete yok mu onlar şunlardan. O kanal bunlardan şu kuruluş bunlardan deyimleri çok duyulur.

Peki Medyadaki bu kutuplaşma hangi nedenden dolayı ve ne zaman başladı?

Öncelikle Türkiye’de genel bir kutuplaşma şu an için maalesef kaçınılmaz. Kısa bir şekilde bu grupları veya kutupları isimlendirirsek Hükümet/Devlet ve Hükümet/Devlet karşıtı olarak ayırabiliriz.

17 25 Aralık operasyonlarından sonra Türkiye tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Bu operasyonlar ile ilgili herkes yeterince bilgi edindi bazı kesimler bu Devlete bir darbedir dedi halkın geri kalan kısmı ise Türkiye tarihinin en büyük Yolsuzluk ve Rüşvet vakasını kabul ederek bu gidişata bir dur dedi

Fakat bu olaylarda Medyanın rolü neydi hangi medya kuruluşları kimler tarafından yönetildi ve yönlendirildi?

17 25 Aralık operasyonlarından önce ATV Yayın Grubu sahibi Ahmet Çalık veya Çalık Grubu neden bugün ki sahibi Kalyon Grubu veya Havuz Medyası kadar ün sahibi olmadı veya olamadı?

Bu olaylardan önce kaç vatandaş Ekrem Dumanlının veya Hidayet Karacanın kim olduğunu biliyordu? Daha sayılacak olursa Emre Uslu Mehmet Baransu Sedef Kabaş ve daha fazlasını kim tanıyor olacaktı.

Benim gözümde bir senedir Türkiye’de bir Hukuk mücadelesi veriliyor ve bu görevi bu sefer Hukukçular değil Asker değil Medya kuruluşları sürdürüyor. 14 Aralık bunun kanıtını verdi ve vermeye de devam ediyor.

Peki üç milyondan fazla Türkün yaşadığı Almanya da Medya nedir ve nasıl algılanıyor?

Yazımın başında değindiğim Medyaları kişilere veya kurumlara bağlama olayı Almanya da mevcut mudur?

Almanya’nın en büyük Medya Şirketinin sahibini en fazla kaç kişi tanıyor veya tanıma gerekliğini duyuyor?

Bertelsmann yıllık 16 milyar ciro ile en büyük ve en zengin alman Medya şirketi.  Sahibini çoğu kişi bilmez internet de araştırılmadan da kolayca bulunmuyor. Peki bunun nedeni Bertelsmann şirketinin işini kötü yapmasından mı kaynaklanıyor..


Almanya’da ki Medya Yazımın ilk bölümü burada son bulmakta ikinci bölümde Almanya’daki Medya şirketlerini analiz etmek üzere görüşmek dileğiyle..


8 Ocak 2015 Perşembe

Barcelona'dan flaş karar

Barcelona Kulübü, FIFA ile olan tüm kurumsal ilişkilerini askıya aldı.

Bu karar ilk olarak "Altın Top" gala gecesinde yaşanacak. Bu galaya resmi davetli olan Barcelona Yönetimi'nden kimse katılmayacak. Barcelona futbolcularının da bu gecede yer alması beklenmiyor.

FIFA'nın Barcelona'nın 18 yaş altındaki oyuncuların transferinde usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle Katalan ekibine iki dönem transfer yasağı getirmesi yönetimi harekete geçirdi. FIFA karşısında alınacak kararlar masaya yatırıldı ve dünya futbolunun patronuna karşı savaş açıldı. Barcelona Başkanı Josep Maria Bartomeu, FIFA'nın bu kararından dönmemesi halinde kendilerinin de bu kuruma karşı bir dizi önlemler alacağını söyledi. FIFA başkanı Blatter'e önümüzdeki günlerde sert bir mektup göndereceklerini de vurgulayan Bartomeu "Bu konu burada henüz kapanmamıştır" uyarısı yaptı. Başkan Bartomeu, FIFA'ya karşı açtıkları mücadeleyi kazanacaklarını da hatırlatarak, bu dava nereye kadar giderse gitsin takipçisi olacağız" diyerek sözlerini tamamladı.

Reza Zarrab İranlılara röportaj verdi

Büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının kilit isimlerinden Reza Zerrab, İran haber sitesi Eghtesadnews’la yaptığı söyleşide İran’da halen tutuklu olan Babek Zencani’yi suçladı. Bazı isimleri açıklama resti çekti

Röportajda İran’da yaptığı milyar dolarlık yolsuzluk suçlamaları nedeniyle tutuklanan Zencani’nin kendisinin “patronu” olduğu iddialarını yalanlayan Reza Zerrab, Zencani’nin dürüst biri olmadığı konusunda iki yıl önce İran yönetimini uyardığını iddia etti. 

Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre Zerrab'ın , “İran kim olduğu belli olmayan birisine milyarlarca Avro para verip şimdi de bu paraları geri alamıyor. Halbuki ben iki sene önce bu adamın (Zencani’nin) dürüst olmadığı ve onları dolandıracağı konusunda İran’ı uyarmıştım. Gerekirse İran’da uyardığım kişilerin adlarını belgeleriyle açıklayabilirim” dediği iddia edildi. İran yönetimine de seslenen Zerrab, “Yerim yurdum belli. Suçluysam gelin beni alın” dediği belirtildi.

Siteye verdiği röportajda “hakkındaki yolsuzluk iddialarına anlam veremediğini” belirtmesi dikkat çeken Zerrab,“madem o kadar suçluyum neden beni gelip almıyor ya da Türkiye’den istemiyorlar” dedi.

 ‘İran bankasıyla çalışmadım’

İran Merkez Bankası için çalışmadığını belirten Zerrab, bankayla tek bir Riyal transferi bile yapmadığını, İran Petrol Bakanlığı’yla da para transfer etmediğini öne sürdü. Zerrab, “Bakanlığın kendisiyle değil. Burada şirketler ve bankalar bizim müşterimizdi. Tüm müşterilerimiz için de bunu yapıyoruz” dedi.

Sitenin haberinde Zerrab'ın, eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad yönetimiyle çalışıp çalışmadığı sorusunu, “Ahmedinejad hükümetiyle herhangi bir ilişkim olmadı” şeklinde cevapladığı belirtildi.

Fransa'da 3. saldırı şoku!

Paris'in Malakoff semtinde iki trafik polisine, yan yoldan çıkan araçta bulunan bir kişi tarafından iki el ateş edildiği belirtildi.

Türkiye saati ile 09.30'da meydana gelen saldırıda bir polis yaralandı. Yaralanan polis, hastaneye kaldırıldı. Bölgeye ambulanslar gönderildi.
AFP, Paris 'in güneyindeki Porte de Chatillon semti yakınlarındaki saldırının ardından bir kişinin gözaltına alındığını bildirdi.
Olayın dün mizah dergisi Charlie Hebdo 'nun Paris'teki merkezine yapılan saldırıyla ilgisi olup olmadığı araştırılıyor.
3. PATLAMA
Fransa 'nın doğusundaki Villefrance-sur-Saone kentinde cami yakınında yer alan bir kebap restoranında patlama meydana geldi. Fransız AFP ajansı şimdilik can kaybı olmadığını duyurdu.
Yerel yetkililer, bunun doğal nedenlerle gerçekleşmiş bir patlama olmadığını ve soruşturma başlatıldığını bildirdi.
Patlamanın dünden bu yana Fransa'da yaşanan diğer olaylarla ilgili olup olmadığına dair henüz bir bilgi bulunmuyor.
Fransa dün öğlen saatlerinde, Charlie Hebdo dergisine düzenlenen silahlı saldırıyla sarsıldı. Ülkenin en önemli çizerleri dahil 12 kişinin öldürüldüğü saldırının üç şüphelisinden biri teslim oldu, diğer ikisi ise hâlâ aranıyor.
Bugün de sabah saatlerinde Paris'te silahlı bir kişi, trafik polisine ateş açtı. Kadın polisin ölüm kalım savaşı verdiği ve saldırganın kaçtığı gelen bilgiler arasında.

Fransa'da korkutan gelişme

Gece yarısından sonra düzenlenen saldırıda camiye el bombası atıldı. Caminin ayrıca kurşunlandığı da belirtildi. Bölgesel Le Maine gazetesi kurşunun caminin camına isabet ettiğini aktardı Ayrıca cami yakınında henüz patlamayan 3 el bombası daha bulunduğu kaydedildi. Olayla ölen ya da yaralanan olmazken polis geniş çaplı soruşturma başlattı. Le Figaro gazetesi, Müslüman bir ailenin aracına seyir halindeyken ateş açıldığını yazdı
Dün ayrıca Port-la-Nouvelle'de bir mescide yönelik saldırı gerçekleştirilmiş, Villefranche'da da bir cami yakınında patlama meydana gelmişti.

Cihan

7 Ocak 2015 Çarşamba

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonun savcısı dosyanın detaylarını anlattı

Celal Kara, "Teknik yönden dosyanın aleyhine söyleyecekleri bir şey yok. Dava mahkemenin önüne gitseydi, tartışılmaya başlansaydı nereye gideceği belliydi. Şuna herkes inansın ki, dosyam ‘kapı gibi sağlam’dır.” dedi.

İşte Saygı Öztürk'ün o yazısı:

Celal Kara, 18 yıllık Cumhuriyet Savcısı…

Bunun 6 yılını “özel yetkili” olarak geçirdi. Yani terör ve organize suçları soruşturdu. Elinden binlerce uyuşturucu, silah, terör, organize suç örgütü dosyaları geçti. Kendisine “En iddialı, en kapsamlı, en çok belgeli dosyanız hangisidir?” diye sorduğunuz zaman hiç düşünmeden “Reza Zarrab, üç bakan ve çocuklarıyla ilgili dosyadır” diyor.

Peki, bu nasıl kapsamlı, kanıtlı dosyadır ki, soruşturması elinden alındıktan sonra Cumhuriyet Savcısı Ekrem Aydıner, “takipsizlik” veriyor. Peki, nasıl kapsamlı, bu kadar kanıtlı dosya ki TBMM’de oluşturulan Soruşturma Komisyonu’nun AKP’li üyelerinin tamamı “bakanları aklayan” karara imza atıyor. Siyasetçiler konuştu, o hep sustu. 17 Aralık soruşturmasını başlatan, bakan çocuklarını gözaltına aldırınca soruşturmadan alınan Cumhuriyet Savcısı Celal Kara, sessizliğini bozdu.

İşte anlattıkları:

İnsanlık tarihinin en dolu dosyasıdır

“Çok iddialı konuşuyorum; 18 yıllık meslek hayatımda bu kadar delilli, mesnetli dosya görmedim. En dolu dosyadır. Dahası, insanlık tarihinde gelmiş geçmiş en kapsamlı dosyadır. Daha bunun ötesi yoktur. 25 Aralık soruşturmasının da bu kadar dolu olduğunu sanmıyorum. Dosyamda hiçbir usulsüzlük olmamasına rağmen asrın yolsuzluğunda, yapılanlar da asrın hukuksuzluğudur.

Savcının takipsizlik kararında, ‘Bu kadar basit gerekçeyle hâkim dinleme kararı vermemesi gerekir’ diyor. Hâkim dinleme kararı verdiyse, buna savcının karışma yetkisi yok. ‘Delil yetersizliği’ni gerekçe gösterip takipsizlik veremiyor, ‘usulsüz delil elde edilmiş’ diyor. 32 ayrı hâkimden karar alınmış. İddialı olarak söylüyorum: Usulsüz delil elde edilmiş değil. Dosyamda, bir tane bile usulsüz delil yok. Dinleme kararı, dinlemenin uzatılma kararı alınmış, hepsi elden geçirilmiş. Takipsizlik kararını da usulsüz dinlemeden veriyor. Çünkü sığınacak bir başka şey yok. Bu da dayanaksız bir gerekçedir.”

Delil türü ve sayısı çok kapsamlı

“Savcının ‘takipsizlik’ kararıyla o dosya ebediyen kapatılmış olmaz. Dönem değişir, bir sayfalık bir belge, o dosyanın yeniden açılmasını sağlar. TBMM’de komisyon üyelerine baskı yapıldığına ilişkin basında hayli haber yayınlandı. Ben baskı değil, gönüllü bir anlaşmayla karar verildiği kanısındayım. Bir soruşturma dosyasında bulunabilecek en çok delil ve delil türü, sayısı, ‘şu da olmalıydı’ denilebilecek her belge bol bol mevcut. Aramalarda, tapelerde, takiplerde, ulaşılan belgeler arasında yok yok. Delil yönünden zerre kadar sıkıntı olmayan örnek bir dosya hazırlamıştık. O yüzden üstüne basarak bir kez daha söylüyorum: İnsanlık tarihinin en delilli, en mesnetli soruşturma dosyası Reza Zarrab, bakanlar, çocukları, banka genel müdürü dosyasıdır.”

Hepsi mahkûmiyetle biterdi

“Eğer dosya elimizden alınmamış, iddianame hazırlayıp mahkemeye sevk etmiş olsaydık, dosyamızda şüpheli olarak yer alanların hepsi çatır çatır mahkûmiyet alırdı. İşte, böyle olacağı bilindiği için dosya elimden alınıp başkasına verildi. Davanın mahkûmiyetle biteceğini, şüphelilerin çok güvendikleri hukukçuların da söylediği yolunda duyumlarım vardı. İşte, bundan sonra dosyanın takipsizliğe gideceğini tahmin ediyordum ve nitekim de öyle oldu. Çünkü bu dosya için hiçbir hâkim beraat kararı veremezdi.

Böyle bir takipsizlik gerekçesi olur mu? Tam 4 sayfa Reza Zarrab’ın cari açığı kapatması övülüyor. Bu bir ayıptır, hukuk metninde böyle bir şey olamaz. Cari açığı kapatıyorsa bu işlenen suçu ortadan kaldırmaz.”

Dosyam kapı gibi sağlam

“Teknik yönden dosyanın aleyhine söyleyecekleri bir şey yok. Dava mahkemenin önüne gitseydi, tartışılmaya başlansaydı nereye gideceği belliydi. Şuna herkes inansın ki, dosyam ‘kapı gibi sağlam’dır. En ufak bir hukuk hatası olmadığı konusunda iddialıyım.

Nasıl ki dosya için takipsizlik kararı verileceğini bekliyorsam aynı durumun TBMM Soruşturma Komisyonu’nda da, bakanların Yüce Divan’a sevk edilmeyeceğini tahmin ediyordum.”

Şimdi eski bakanlarla ilgili Genel Kurul kararı bekleniyor. Ama şaşırtan bir karar da beklemeyin…